1)Hırsız
Adamın biri defalarca Hacı'ya geldi ve işletme yöneticilerinden birine şikayet etti: "Ali'nin eli eğri, masrafını sana iki katlı bir mülk yaptı, kardeşine dükkan açtı, araba aldı, kov onu." Hacı gülümser ve der ki: "Kalması tavsiye edilir. O her şeyi yapacak ve ondan sonra çalışacağız. Onu alıp başka birini işe alırsam, eskisinin yaptığını tekrar başlatır. Tavsiye edilir. kalmak!"
2) Ermeni
Bir gün Bakü'nün zenginleri, Hacı'ya Ermenilerin şehrin aşağı mahallelerinde mülkler yaptığını şikayet eder, önlem alır ve öne geçer! Hacı der ki: "İnşa etsinler, cepheyi almaya gerek yok, arazi çökünce ben onları kendim yapmaya özendiririm. dal ile mülkü al.Görmedik Aramya kral saray yaptırdı gitti mülk kaldı Hanade Seyida kısmet oldu.Su gider kum kalır."
3)Balık
Birkaç kişi sokakta Hacı ile tanışır. Hacı sorar: "Orada ne var ne yok?" "Hacı, günlerce şehirde bir tek taze balık bulunamıyor. Lütfen yardım edin" diyorlar. Hacı diyor ki: "Şüphesiz bu aralar şehre taze balık getiriyorlar." Ertesi gün bir arabaya biner ve köylerinden birine gider. Balıkçılar Hac'ı görünce ellerinin üstüne düşer ve harıl harıl çalışmaya başlarlar. Hacı yeni yakalanmış bir pisi balığı yer, parmağındaki elmas yüzüğü bir telle balığın kuyruğuna bağlar ve balığın denize atılmasını emreder. Bu haber çok geçmeden tüm uluslara yayılır. Bütün balıkçılar kuyruğunda elmas yüzük olan balığı yakalamaya çalışır. İki gün sonra şehir pazarlarında hareket edemeyecek şekilde şamai, kutum, yayın balığı, sazan, çipura, leş, osetrin, sevryuga, altın ve beyaz balık getirirler.
4)Restoran
Hacı Zeynalabdin Tağıyev, Almanya'ya yaptığı bir ziyarette orada bulunan pahalı restoranlardan birine rastladı. Restoranın görünüşünü beğendi ve orada akşam yemeği yemeye karar verdi.
Resimlerden de görebileceğiniz gibi Hacı'nın yüzünde hep sakal vardı ve restorana girip köşedeki masalardan birini seçip oturuyor. Bekler... Ama hizmetçi ona yaklaşmaz. Sebebi ise, kulun Hacı'nın görünüşünü görmesi ve onu yoldan geçen biri veya Doğu'dan gelen alt sınıf bir insan olarak algılamasıdır. Sonunda onu aramaya karar verir. Hizmetçi çaldıktan sonra ona el sallar ve birazdan geleceğini söyler. Hacı sabırlıdır ama kul yaklaşmaz. Restorandan ayrılmaya karar verir. Ve böylece olur. Hacı geldiği gibi akşam yemeğini yemeden lokantadan ayrılır. Bir süre sonra restoran yönetimi sakallı ve oryantal görünümlü konuğunun Bakü'den bir milyoner olduğunu öğrendi. Ustadan sonra hızla bir haberci gönderirler. Ustayı lokantaya getirip ondan özür dilerler ve 20 kişilik bir masa açıp çeşitli yemeklerle süslerler. Hacı sorar:
— Bu masanın günlük fiyatı nedir?
— Yönetim hesaplar ve yanıt verir.
— Peki ya 1 hafta?
— Tekrar hesaplayıp cevap verirler.
— Peki ya 1 aylık?
...
— Peki ya 1 yıl?
- Peki ya 100 yıl?
Yönetim sorular karşısında son derece kafası karışmış olsa da hesaplayıp cevaplıyorlar.
Pilgrim'in soruları boşuna değil. Restoran işletmecisi ile 100 yıllık sözleşme imzalıyor ve sözleşmede 100 yıl boyunca bu restorana gelen her Azeri'nin böyle bir masa etrafında özgürce yiyip içebileceği belirtiliyor. Ve böylece olur. 100 yıldır o restoran, giren Azerilere ücretsiz olarak hizmet veriyor ve ancak Ocak 2011'de sözleşmenin sona ermesiyle Alman büyükelçiliği Azerbaycan büyükelçiliğine geri döndü.
bir mektup yazarken, 1911'de sizin bir Azerinizin böyle 100 yıllık bir sözleşme imzaladığını belirtiyor. Şimdi bu sözleşmeyi uzatmak isteyen var mı?
Kaynak. kaizen.az