Aşkın Bilimsel Açıklaması (İlginç Video)

Aşkın Bilimsel Açıklaması (İlginç Video)

Aşık bir kişinin beyninin tomografisini çeksek, ortaya ilginç bir resim çıkar: Sadece bir resim göstererek, beynin dört bölgesinde çok güçlü hareket ve heyecan olur. Bilim adamları bu kısma sorumlu madde - dopamin diyorlar. İnsanın güçlü beyninin bu bölgelerine sadece kokainin tepki vermesi ilginçtir. Aşık olduğumuzda hormonlarımız devreye girer. Aşık olan kişiler kalp atışlarının hızlanması yüzün kızarması ve ellerin terlemesi gibi durumlar yaşarlar. Buna vücutta üretilen dopamin, noradrenalin ve feniletilamin neden olur. Aşırı mutluluk ve bağımlılıkta rol oynayan dopamin, madde ve bazı uyuşturucu bağımlılıklarına da neden olur. Noradrenalin, adrenaline benzer. Kalp çarpıntısına neden olur. Aynı zamanda dikkat, kısa süreli hafıza, hiperaktivite, uykusuzluk ve hedefe yönelik davranışlardan da sorumludur. Yüksek dopamin seviyeleri noradrenalin ile ilişkilidir. Aşk hayatta kalmanın bir yoludur. Uzun süreli bir çift şeklinde oluşan canlıların ilişkisinde üç aşama vardır: arzu, tutku, bağlılık. Arzu herhangi bir cinsel duruma yönelik değildir. Tutku, somut bir nesneye saplantıdır. Taahhüt, uzun vadeli bir büyüme programına yönelik güçlü bir taahhüttür. Bilim adamları, insanlarda romantik aşkın sadece tutkunun başkalaşmış bir biçimi olduğuna ikna oldular. Bir hayatta kalma yöntemi olarak atalarımızdan geldi. Yani aşk, bir eş elde etmektir, nesli yok etmek değil, onu devam ettirebilmektir. Aşk 1 buçuk ila 3 yıl sürer. Burada biyolojik bir anlam vardır: Böyle bir dönem en başta babanın varlığını garanti eder. Ancak engeller olduğunda aşk çok daha uzun sürebilir. Aşkın gözü kördür. Alman araştırmacı Andreas Bartel'in beyin çalışması sırasında yaptığı araştırmada, beynin aktif bölgesinin aşıklarda daha pasif veya uyku halinde olduğunu belirlemiştir. Bunlar olumsuz duyguların ve rasyonel kararların bölgeleridir. Depresyon nereden geliyor? Aşık olan şanssız insanlar iki aşamadan geçer. İlk başta, dopamin seviyesi daha güçlü bir şekilde yükselir. Öfke ve aşk sırasında bile doz sonucu normaldir. Ama er ya da geç ikinci aşama başlar, dopamin ortalamanın altına düşer ve depresyonla sonuçlanır. Aşk ilaçlarla tedavi edilebilir. Manyaklarda olduğu gibi aşıklar da hareketlerini kontrol etmezler, kanlarında ciddi kimyasal değişimler başlar. En önemli hormonlardan biri olan serotonin, içlerinde güçlü bir şekilde düşer. Bilim adamları bunu suçluyor: bizi çıldırtan ve kontrol sistemimizin alt üst olmasına neden olan doğal ilaç olan dopamin. Amerika'da böyle bir aşkı ciddi bir şekilde ele almayı planlıyorlar. Serotonin aşkı öldürür. Bir fareye yüksek dozda serotonin verirsek, kalıcı partnerini reddedecek ve kim gelirse gelsin onunla çiftleşmeye başlayacaktır. Bunu şöyle açıklıyorlar: Serotonin dopamin seviyesini ve aynı zamanda aşkı düşürür. Modern antidepresanların etkisi altında serotonin seviyesinin arttığını hatırlamak önemlidir. Erkekler gözleriyle sever. Aşk döneminde erkeklerde büyük yarım kürelerin korteksinde yer alan görme merkezi daha aktiftir. Bu yüzden erkeklerin gözleriyle sevdiğini boş yere konuşmazlar. Kadınlarda en aktif alanlar şunlardır: içgüdü, eşin davranışını birkaç hafta boyunca hatırlar ve ardından alınan bilgileri onun lehinde mi yoksa aleyhinde mi olduğunu analiz eder. Sonuç olarak kadınlar bir aşk hikayesinin ilk aşamasını çok iyi hatırlarlar.
Kimi daha çok sevebiliriz?
Yapılan bilimsel araştırmalara göre insanlar eşlerini aslında kendilerine benzeyen kişiler arasından seçiyor. İskoçya'nın St. Andrew Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre eş seçimi ile ilgili testlerde insanların kendilerine gösterilen karşı cins portrelerinden kendilerine benzeyenleri seçtikleri belirlendi.
https://youtu.be/ySijLeSJ338?list=LLmAlnMzA05E7NbLKL6mwRdA&t=5
568 Views