Süvari ve kör
Çöl sıcağında atıyla yolculuk yapan bir binici, bulduğu bir ağacın gölgesinde hem atının hem de kendisinin dinlenmesi için mola verir. Ancak atını o ağaca bağlayacak kadar ince bir ip bulamamış. Etrafına bakındığında üzerinde çalışabileceği kalın bir ağaç dalı bulur. Atını ağacın gölgesindeki o kalın dala bağladı. Gerektiği kadar dinlendikten sonra yolculuğa devam etmek için hazırlanır. Tam atını bağladığı kumdan o dalı çekmek üzereyken birden durup düşündü. O kadar uzaktan geldim ki, yolumda sadece bu ağacın gölgesini kullanıyorum
sadece atım üzerinde dinlenmedim. Ben bu dalı sökmesem iyi olur, belki benden sonra başka bir binici atıyla dinlenmek için mola verdiğinde bu dalı kullanır, o dalı kaldırmayı reddedip yoluna devam eder.
Çöl sıcağında tek başına seyahat eden KÖR bir gezgin, bu ağacın altında mola vermek üzere durmak üzereyken ayağı o dala takıldı ve bir anda yere düştü. Allah'ım tarladaki ağacın altındaki bu dal ne işe yarar, belki benden sonra başka bir kör gezgin o dalı çekip yere düşmesin diye atar.
Şimdi kendimize yapılacak doğru şeyin ne olduğunu sorduğumuzda, cevabımız ne olacak? Acaba ağacın altındaki binici, kendisinden sonra gelecek başka birini mi düşünüyordu, yoksa kendisinden sonra gelen başka bir kör gezgini mi düşünüp, takılıp canını yakmamak için onu oradan mı atmıştı?
Tabii ki ikisi de haklı ve arkalarından gelenleri de düşünüp görevlerini yerine getirdiler.
Acaba bizden sonra gelecekler için neler yapıyoruz ve saklıyoruz???
Kaynak. kaizen.az