Dilenci (Mikayil Mushfiq)
Sert, soğuk bir kış gecesi, gökyüzü bembeyaz, yer bembeyaz,
Uluyan rüzgarlarla sallanan direkler.
Kanadı olan kimseyi kar fırtınası ezmez,
Ama hala soğuktan acı çekiyorlar.
Gelenler var, gidenler var ve ben bu gece buradayım.
Doğanın dehşeti her yeri sarsıyor.
Bir köşede yorgun, titreyen elleriyle eğiliyor
Zayıf bir yaşlı adam etrafta inliyor.
Yanında bir yavrusu var, yorulmadan oynuyor.
Kemençe tellerinden çıkan yanmış hava
Seyreldikçe, herkes acı bir şekilde tadını çıkarır.
Rüzgarlar bile geçiyor bu yoldan,
Seslerini yavaş yavaş değiştirene kadar
Onlar da uzaklarda, yürekten ağlıyorlar.
-Ey ihtiyar zalimsin mazlum yıllar
Yürek burkan bir katkı!
Acı, ızdırap, baskı dolu yıllar
Acımasız fırçalarla karartılmış tahta!
Süren doldu
Döngü seni perişan etti.
Ama o, o güzel kız,
aynı fikirde değilim
Kış donsun, güneş parlasın.
bırak ellerini
Dolaşmış ipliklerini bırak.
Bırak gitsin
Okuduğu yanık, hastalıklı havalar.
Bırak gitsin
Ülkemizde can selleri köpürüyor,
Mutluluk rüzgarları gözlerinden öpsün.