Molla Nasreddin

Molla Nasreddin

Molla'nın karısıdeğişiklikler Molla'nın çok tembel ve dağınık bir karısı vardır. Ancak kızı, karısının tam tersidir: o güzel, temiz bir kızdır. Bu nedenle Molla'nın çayını, ekmeğini hep o yapardı. O gün komşu köylerin birinden Molla'nın kızına haberci geldiğinde oldu. Konuşurlar, anlaşırlar, Molla kızıyla evlenir. Kızın gittiği günden itibaren Molla'nın kara günleri başlamıştır. Çay yapacak kimse yok, ekmek yapacak kimse yok, çamaşır yıkayacak kimse yok. Molla bir ay dayanır, iki ay dayanır, sonunda bir gün karısı diyor ki: - Karım, giy şu yeni elbiseyi, hazırlanacağız. Hanım giyinir ve Molla'nın yanına iner. Molla, karısını doğrudan damadının yanına getirerek şunları söyler: -          Abi kabul edelim, o kızsız yaşayamam. Hadi, eşlerimizi değiştirelim. Önemli değil... Molla, eşiyle birlikte çamaşır yıkamak için göle gider. Kafaları karışır, bir karga sabunu alır ve uçup gider. Karısı gördü ve bağırdı: - Adamım, izin verme! Karga sabunu aldı. Molla diyor ki: -Görmüyor musun, zavallının kafası siyah. Neden koymayayım? İhtiyacın yoksa alma... Kendini ye! Bir gün Molla kızarmış tavuk yiyordu. Bunu gören bir zat Molla'ya yaklaşarak şöyle dedi: - Molla, bana biraz ver! Molla diyor ki: - Benim değil, karımın. - Ne yersin? -          Yemek yersem ne olur? Verdiğinde kimseye verme, kendin ye! Müdahale edemem Birisi koşarak geldi ve Molla'ya dedi ki: - Molla çabuk gel, evin yanıyor. Kapını kaç kez çaldıysam da kimse açmadı. Muhtemelen evde kimse yoktur. Molla yerinden kıpırdamadı ve gayet sakin bir şekilde: -          Bebeğim, karım ve ben işi paylaştık. Saha işi benim, ev işi onundu. Lütfen onu bul, gitmesini söyle ve kapatsın. İşine karışamam. Bırak benim payım ağlasın. Geceleri Molla'nın çocuğu ağlar. Hanımı, Molla'yı uyandırır ve şöyle der: - Molla, ne de olsa bu çocuğu paylaşıyoruz. Yarısı senin, yarısı benim. Ne olur dur bir kere ov onu! Molla battaniyeyi başına çeker ve der ki: -          Sen payına düşeni yersin, senin işin yok, ben kendi payıma ağlayayım. İki-iki yatak Molla'nın ilk karısının ölümünden sonra gidip bir dul satın aldı. İlk başta, bir süre iyi yaşarlar. Molla yavaş yavaş ölmüş karısını övmeye başlar. Hanımı, Molla'nın bu hareketinden hoşlanmaz. Sinirlenir ve eski kocasını övmeye başlar. Bir gün soyunup yerlerine girdikten sonra Molla yola çıkar. Molla başlar başlamaz hanım da başlar. Der, bu der... sonunda Molla ayağa kalkar, battaniyeye sarınır ve yatağa uzanır. Karısı sorar: -          Molla ne oldu? Neden oraya gittin? Molla diyor ki: -          Hava sıcak, dört kişi aynı yerde çok sıkışık. Karısı sorar: -          Molla kimdir dört adam? Molla diyor ki: -          Siz, eski kocanız, ben, eski karım. İki yatak olması daha iyidir. Büyük Kıyamet, Küçük Kıyamet Bir gün birisi Molla'ya gelip sormuş: -          Molla, hani kıyamet ne zaman kopacak? Molla sorar: -          Hangi kıyamet? Adam sorar: - Kaç tane kıyamet var? Molla diyor ki: - İki. Erkeğin kendisi ölürse küçük kıyamet, karısı ölürse büyük kıyamet olur. Kaynak. kaizen.az
568 Views