AHLİ-BEİT KİMDİR?
Kur'an-ı Kerim'in "Ahzab" Suresi'nin 33. ayeti şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz Allah sizden Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği ve günahı kaldırmış ve sizi tamamen tertemiz yapmak istiyor!"
Bu ayet "Tathir ayeti" olarak bilinir ve birçok Şii ve Sünni rivayette, ayette geçen "Ehl-i Beyt" kelimesi beş kişiyi ifade eder - Hz. (as), İmam Hasan (a) ve İmam Hüseyin'e (a) ait olduğu söylenmektedir.
Peygamber (sav)'in eşlerinden bahseden âyetler arasında yer almasına rağmen "tathir" âyeti farklı bir üslup ve önemli bir gayeye sahiptir. Çünkü bundan önceki ve sonraki tüm ayetlerin zamirlerinde dişi çoğul olarak, bu ayette ise eril cins çoğul olarak kullanılmıştır. Ayetin başında Peygamberimiz (sav)'in hanımlarının evlerinde kalmaları, cahiliye devri geleneklerine göre toplum içine çıkmamaları, iffetlerini korumaları, namaz kılmaları ve zekat vermeleri, Allah'a ve Resulüne itaat etmektir. Ayette geçen altı zamirin tamamı dişil çoğul haldedir. Sonra ayetin üslubu değişir ve şöyle denir:
"Şüphesiz Allah, sizden Ehl-i Beyt pisliğini gidermek ve sizi (her bakımdan) tertemiz kılmak istiyor ve diliyor!"
Ayetin bu bölümünde yer alan zamirlerin her ikisinde de eril cins (kum – sen zamiri) çoğul haldedir. Genellikle her ayetin başı ve sonu aynı şeyi ifade eder. Ancak bu, aleyhine hiçbir kanıt olmadığında olur. Dolayısıyla ayetin bu kısmının Peygamberimiz (sav)'in eşlerine de atıfta bulunduğunu söyleyenler yanılıyorlar. Çünkü ayetin bölümleri arasındaki dış fark oldukça açıktır ve zamirler de birbirinden farklıdır. Ayrıca Şia ve Ehl-i Sünnet alimleri, her iki mezhebin popüler ve kabul gören kaynaklarında da görülen, Hz. Bütün bu rivayetlere göre, mevcut ayette İslam Peygamberi (sav)'nin eşleri değil, sadece Peygamber'in kendisi, İmam Ali (a), Hz. Fatıma (a.s), İmam Hasan (a) ve İmam Hz. Hüseyin (a). Sadece "Ad-durrul-mansur" tefsirinde (c. 5, s. 196-199.) on sekiz rivayet (beşi Ümmü Seleme'den, üçü Ebu Said Hudri'den, biri Aişe'den, biri Anas ibn Malik'ten, iki İbn Abbas'tan, ikisi Ebul Hamra'dan, biri Vaila ibn Asqa'dan, biri Saad'dan, biri Sahhak ibn Müzehim'den ve biri Zeyd ibn Arğam'dan rivayet edilmiştir).
Allame Tabatabai, "El-Mizan" şerhinde bu konuda yetmişten fazla rivayet nakleder ve şöyle yazar: "Bu konuda Sünni mezhebinin rivayetlerinin sayısı, Şii mezhebinin rivayetlerinin sayısından fazladır!" ("El-mizan", cilt 16, s. 311.)
Burada beş masuma işaret eden rivayetlerden sadece birkaçını zikretmekle yetiniyoruz:
1. Peygamber (sav)'in bazı eşlerinin rivayetlerinde, "Tatir" âyetini zikrettiğimiz ve Peygamberimiz (sav)'e: "Bu âyet bizim için de geçerli mi?" Hz. Bilhassa Salabi (4. ve 5. asrın ünlü Ehli-Sünnet alimi) "Kabir" tefsirinde Peygamberimiz (sav)'in eşi Ümmü Seleme'den şöyle nakleder: Bir gün Fatıma (as) ona yemek getirdi. Peygamber (sav) . "Eşinize (İmam Ali) ve çocuklarınıza Hasan ve Hüseyin deyin" dedi. Geldiler ve yemekten sonra Peygamber (s.a.v.) hırkasını üzerlerine örttü ve şöyle dedi: "Ey Allah'ım! Bunlar benim ailem ve güçlü> benim korkum,çıkar pisliği onlardan > ve Temizle onları!” ayeti "Tasir" nazil olunca... "Ey Allah'ın Resulü! Ben sizden biri miyim?" Diye sordum. Hz. ”, Hakim Haskani, cilt.2, s.56.)
Bir başka rivayette ise Selebi, Peygamberimiz (sav)'in eşi Ayşe'ye Cemal savaşını ve onun savaşa katılmasını sorduğunda, "İlahi bir hediyeydi!" Ali (a.s.) hakkında kendisine sorulduğu zaman, "Peygamber (s.a.v.)'in en sevdiği hanımına mı soruyorsun, en sevdiği kişi kimdir?" Gözümle gördüm ki, Peygamber (sav) Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i cübbesi altına almış ve şöyle buyurmuştur:
"Tanrım! Bunlar benim ev dizelerim ve güçlü> koruyucularımdır,pisliği kaldır > onları ve temizle onları!" Dedi ki, "Ey Allah'ın Resulü! Ben onlardan biri miyim?" diye sorunca "hayır iyisin ama sen onlardan değilsin" dedi.
Evet, bu rivayetlerde, Peygamber (sav)'in eşlerinin (iyi olsalar bile) âyette zikredilen Ehl-i Beyt'ten sayılmadıkları gösterilmektedir.
2. Pek çok rivayette farklı ifadelerle aktarılan "Kisa" (Aba) kıssası şöyle diyor: "Peygamber (s.a.v.), Ali (as), Fatıma (as), Hasan (as) ve Hüseyin'i çağırdı (veya yanına gitti). (pbuh)), üzerlerine bir aba atarak: "Allahım! Bunlar benim ailem ayetlerdir, Onlardan pisliği çıkar!” O sırada Tathir âyeti nazil oldu. ("Sahih-Müslim", cilt 4, s. 1883, hadis 2424; "Sahih-Tirmizi", cilt 5, s. 699, hadis 3871.)
3. Bazı rivayetlerde, "Tasir" âyetinin nüzulünden sonra Peygamberimiz (sav)'in birkaç ay (bazı rivayetlerde altı, dokuz ay) sabah namazına gittiği söylenmektedir. bazılarında) Fatıma-Zehra (r.a.) hanımla karşılaştığında evinin önünden geçti ve yüksek sesle şöyle dedi:
Ey insanlar >namaz(vakit)! (Sonra şu ayeti okudu:) Muhakkak ki Allah sizden bütün pislikleri gidermiştir. Ey Ehl-i Beyt, seni temizlemek istiyor!”
Bu hadisi ünlü müfessir Hakim Haskani'nin "Şevahidut-tenzil" adlı kitabında Anas ibn Malik'ten rivayet etmiş, Ebu'l Hamra'dan gelen başka bir hadiste de Peygamber Efendimiz (asm)'in bu işi yedi ay (Hz. Ebu Said Hudri: sekiz ay). ("Şavahidut-tanzil", cilt 2, s. 11-15, 28 ve 92.)
Rivayetlerdeki ifadelerin birbirinden farklı olması doğaldır; Anas ibn Malik'in bu olayı altı ay, Ebu Said Hudri'nin sekiz ay, Ebul Hamra'nın yedi ay ve İbn Abbas'ın dokuz ay müşahede etmesi mümkündür. Böylece rivayetlerde çelişki yoktur ve herkes gördüğünü anlatmıştır.
Genel olarak bu işin Peygamberimiz (asm) tarafından ne kadar süre devam ettirildiği, onun yüksek önemini göstermektedir. Bu tavrı ve ısrarlı ısrarı ile Ehl-i Beyt'in sadece bu kimselerden oluştuğunu ve "Tatir" âyetinin onların kutlamalarında nazil olduğunu anlatmak istemiştir.
Sonuç: İslam'ın ünlü kaynaklarında, "Tatir" ayeti ve içindeki "Ehl-i Beyt", Hz. , Fatıma Zehra (r.a.), İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin (a.s.) "tevatür" mertebesine ulaşmış olup, doğruluklarında şüphe yoktur. ("Peyami-Qur'an - Kur'an-ı Kerim'de imamlık ve veraset", Ayetullah Makarim Shirazi, cilt 9, s. 106-115.)
Yazar. Rza Şukurlu
Kaynak. Maide.az