Venüs'ün Doğuşu

Venüs'ün Doğuşu

Venüs'ün Doğuşu İtalyan ressam Sandro Botticelli'nin 1482-1486 yıllarında yaptığı Venüs'ün Doğuşu tablosu dünyanın en ünlü eserlerinden biridir. Eser, Venüs'ün denizden genç bir kadın olarak doğuşunu anlatıyor. Bu tablo şu anda Floransa'daki Uffizi Müzesi'nde (İtalyanca: Galleria degli Uffizi) sergilenmektedir. Bir versiyona göre, bu tablo Lorenzo de' Medici için yapılmıştır. Ancak bazı araştırmacılar, Lorenzo de' Medici için yapılan Venüs tablosunun Sandro Botticelli'nin artık var olmayan bir başka eseri olduğuna dikkat çekiyor. Bazı kaynaklar tablonun aslında Lorenzo tarafından yaptırıldığını söylüyor. Bazı uzmanlara göre bu tablo Giuliano Medici'nin Simonetta Vespucci'ye olan aşkının anısına yapılmıştır. Simonetta Vespucci, Portovenere adlı bir sahil yerleşiminde yaşıyordu. Popüler versiyona göre Venüs, bu kadının yaşadığı kıyı bölgesindeki deniz köpüğünden doğdu. Hatta Botticelli'nin de bu güzel kadına karşı büyük bir sevgi beslediğine dikkat çeken uzmanlar, bu kadının sanatçının birçok eserindeki kadın karakterlerin prototipi olduğuna dikkat çekiyor. Sandro Botticelli, antik çağın pagan inançlarını birçok resminde yansıtmıştır. Bu, Katolik Kilisesi tarafından açık bir şekilde kabul edilmedi. Bu nedenle sanatçının birçok eseri yakılmıştır. Uzmanlara göre bu eser, Lorenzo Medici'nin himayesi sayesinde yanmadan ayakta kalmayı başardı. Yunan efsanesine göre Kronos, babası Uranüs'ü yenerek cinsel organını denize attı ve bunun sonucunda deniz döllendi ve Afrodit'i (Roma Venüs'ü) doğurdu. Resim, bir deniz kabuğu üzerinde denizden yükselen Venüs'ü tasvir ediyor. Sol tarafta, sembolik olarak Venüs'ün kıyıya çıkmasına yardımcı olan iki rüzgar resmi var. Resimdeki deniz kabuğu kadın genital organını simgelemektedir. Tablodaki çıplak Venüs'ün yanında mevsimlik tanrılardan biri olan Horae, Venüs'ü çiçekli bir örtü ile örtmeye çalışmaktadır. Resimde tasvir edilen rüzgarlar da Venüs'ün tepesine altın merkezli çiçekler fırlatıyor. Bu tabloda en dikkat çekici nokta, Venüs'ün boynunun ve omzunun insan ölçülerine göre tasvir edilmemiş olmasıdır. Ancak o dönem sanatçılarının eserlerinde (örneğin; Leonardo da Vinci, Raphael vb.) böyle bir durum görülmez. Çeviren: Nurana Heybatova Source.kaizen.az
568 Views